Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl yapılacak genel seçimler için Demokrat Parti’nin (DP) tek başına iktidara geldiği 14 Mayıs 1950 seçimlerinin 73’üncü yılını işaret etti.

Kuşkusuz, 14 Mayıs 1950 tarihi, Türk siyasal yaşamında bir kilometre taşı. Her ne kadar, çok partili demokratik yaşama 1945 yılında geçsek ve çok partili seçimler ilk defa 1946 yılında yapılsa da bu tarihte herhangi bir iktidar değişikliği yaşanmadı.

Takvimler 14 Mayıs 1950’yi gösterdiğinde ise Adnan Menderes ve Celal Bayar’ın başını çektiği DP, ezici çoğunlukla iktidara gelerek, 27 yıllık tek parti yönetimine son verdi.

Dolayısıyla bu tarih Türk siyasetinde, özellikle de sağ siyasi gelenekte önemli bir dönüm noktasını çağrıştırıyor. DP, 14 Mayıs 1950’de ‘Yeter söz milletindir’ ilkesiyle halktan oy istemiş, seçmen de tek başına iktidar yetkisini kendilerine vermişti.

Tabii o yıllarda seçimlerde çoğunluk sisteminin uygulandığını belirtmekte yarar var. Yani bir ilde hangi parti oyların çoğunu alıyorsa, bir oy bile fazla alsa o seçim çevresinde tüm vekilleri kazanıyordu. Bu sistem, 1950’de işbaşına gelen DP’ye 1954 ve 1957’de de önemli avantajlar sağladı. Hatta 1957’de DP ve CHP’nin oyları sayıca birbirine yakın olmasına karşın çoğunluk sisteminden dolayı, DP vekil sayısı anlamında CHP’yle aradaki makası yine açarak, tek başına iktidarı sürdürdü. Sonrasındaysa malum 27 Mayıs askeri müdahalesi geldi.

***

Konumuza dönecek olursak, AK Parti, 14 Mayıs 1950 ruhuna atıfta bulunarak sağ seçmenin oyunu almanın hesaplarını yapıyor. Şimdiye kadar bu stratejide önemli sonuçlar aldıklarını söylemek de mümkün. Çünkü merkez sağ seçmenin önemli bir bölümü yıllar yılı AK Parti’ye destek verdi. Halen daha bir kısım merkez sağ seçmenin AK Parti’ye desteği biliniyor.

Millet İttifakı cephesindeyse İYİ Parti, 2018’de aldığı yüzde 10’luk oyu yüzde 20’lere hatta daha yukarıya taşımayı hedefliyor. 2017’den günümüze kadar geçen sürede eskiden Doğru Yol Partisi’ne veya ANAP’a oy vermiş seçmen kitlesinin bir bölümünün İYİ Parti saflarında yer aldığını görüyoruz.

Yine Millet İttifakı çatısı altında bulunan DP de merkez sağ seçmeni yeniden yuvaya döndürmenin gayreti içinde. Tabii bunda ne denli başarılı olacaklarını sandıkta göreceğiz.

Demem o ki, seçimler adım adım yaklaşırken, 2023 seçiminin sonucunu merkez sağ seçmenin takınacağı tavrın ve ortaya koyacağı iradenin belirleyeceğini düşünenlerdenim.

***

Şayet AK Parti, ‘Yeter söz milletindir’ söyleminde başarılı olur da merkez sağdan ciddi destek almayı başarırsa iktidarını sürdürmesi sürpriz olmaz. Ama merkez sağ seçmen tavrını İYİ Parti’den veya Millet İttifakı blokundaki partilerden yana ortaya koyarsa işte o zaman farklı bir siyasi tablo ortaya çıkma olasılığı söz konusu olabilir.

Bekleyelim görelim…