1970'lerde Türkiye'de binalar sürekli çökmekteydi. Bugün ise deprem riskinin en az olduğu illerden bir tanesi Konya olmasına rağmen yakın zamanda bir bina çöktür. Daha birkaç yıl önce de Konya'da bina çökmüştü. Otellerde 25 yıl, 2018 yılı öncesinde ateş gösterileri yapmıştım. Tedbirle hiçbir tehlikeye mahal vermedik. Şimdilerde yangınlarda canlar kayboluyor.

6 Şubat Maraş Depremi’nin üzerinden iki yıl geçti. Maraş depreminden önce 1999 Körfez Depremi yıldönümü diyorduk. Daha dün Kuşadası'nda üst üste gelecek şekilde farklı iki olayda rögarda işçilerimizi kaybettik. Avrupa'da iş kazalarında can kaybında lideriz. Öyle aramızda bir iki can kaybı şeklinde bir sıralama yok. En yakınıyla bile ölümlerde katlamış durumdayız. Günde ortalama 6 kişi iş kazalarında hayatını kaybediyor. Miraç Kandili, gökleri- yaratıcıyı işaret eder. O da kul hakkı der. İnsan onuru buyurur. Yaşam hakkı, en temel insani haktır. Bununla ilgili sorunlarımız varsa konuşulacak hiçbir şey aslında yoktur.

ABD'de Michigan Üniversitesi Ann Arbor denen kasabada kurulmuştur. Bina içinde her türlü yangın tedbiri alınırken binaların yol tarafları ise fire zone adıyla ayrılmış arabanızı oraya park edemezsiniz. Acil kurtarma araçları, itfaiye araçları binalara rahatlıkla müdahale edebilsin diyerek. Yine bu yetmez, yangında ilk 3 dakika çok önemlidir diyerek üniversite içinde profesyonel itfaiye ekibi ve itfaiye araçları (sivillerden kurulma değil), orada 24 saat nöbet esasıyla çalışıyorlar. Aydın'da üniversite ‘de bir olay meydana gelse acil durum araçları şehir içinden dolaşmak zorunda çünkü doğu yakasında tren yolu köprüsü alt geçidi düşük yükseklikte acil durum araçlarının geçişine izin vermiyor. Kuşadası’nda 22 km'lik sahil hattında Güzelçamlı'ya kadar uzanan hatta binlerce konut, onlarca otel var. İtfaiye birimleri, düzensiz yapılanma, sıkışık trafik arasında onca mesafeye ne kadar zamanda ulaşabilir? Yapılaşmaya son verilmeli, ara itfaiye istasyonları kurulmalı, ilgili konutlar ve ticari alanlar ve konaklama merkezleri tam denetlenmelidir. Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kimsedir buyrulmaktadır. Burada el, güç yetki ve mülk sahipliği anlamına gelir. Öyleyse biz, mülk sahiplerinin önem vermediği, kamunun denetleme görevini yapmadığı ortamda bırakın Müslümanlığımızı insanlığımızı sorgulamak zorundayız.