Avrupa Birliği'nin temelini, II. Dünya Savaşı sonrasında sanayi bakımından özellikle önemli iki temel hammadde olan kömür ve çelik sektörünü güçlendirmek ve bunları uluslarüstü bir otorite ile kontrol ederek barışı sürdürmek amacıyla 1951'de kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu oluşturmaktadır. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, 18 Nisan 1951'de Belçika, Almanya, Fransa, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya arasında imzalanan Paris Antlaşması (1951) ile kurulmuştur. Yine bu ülkelerin imzaladığı 25 Mart 1957 tarihli Roma Antlaşması ile bir başka topluluk daha, Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (Euratom) eklendi ve bu anlaşmayla, aynı tarihte Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) kurulmuş oldu. 1958'de yürürlüğe giren Roma Antlaşması üye ülkeler arasında önce gümrük birliğini, yani malların gümrük vergisi ödenmeksizin üye ülkeler arasında serbestçe alınıp satılmasını öngörmüştür. Bu yapının oluşturulmasının öncüleri Fransız Planlama Teşkilatı Başkanı Jean Monnet ve Dışişleri Bakanı Robert Schuman olmuştur. Jean Monnet ve ekibinin titizlikle hazırlamış olduğu ve Robert Schuman'ın 9 Mayıs 1950'de ilan ettiği metin "Schuman Bildirgesi" adını alacak ve daha sonraları 9 Mayıs , Avrupa Günü olarak kabul edilecekti. Ancak Roma Antlaşması'nda nihai hedef sadece ekonomik değil ortak tarım, ulaştırma, rekabet gibi diğer birçok alanda ortak politikalar oluşturulması, ekonomik politikaların yakınlaştırılması, ekonomik ve parasal birlik kurulması, ortak bir dış politika ve güvenlik politikası oluşturulmasıdır. Belirtilen bu amaçlara, süreç içerisinde daha sonra imzalanacak olan diğer anlaşmalarla aşamalı olarak ulaşılmaya çalışılmıştır. Şu an itibarıyla, Maastricht Antlaşması (1992) (Avrupa Birliği'ni kuran antlaşma sayılmaktadır), Amsterdam Antlaşması (1999) ve Nice Antlaşması (2003) sonrasında Avrupa Birliği, bazı üyeler dışında parasal birliğe girmiş (Euro), Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikasını benimsemiş, Adalet ve İçişlerinde, suça ilişkin konularda Polis ve Hukuk iş birliğine karar vermiştir. (Kaynak wikipedia)

AVRUPA BİRLİĞİ'NİN ÜZERİNDE KARA BULUTLAR DOLAŞIYOR

Evet Avrupa Birliği'nde çanlar çalmaya, ayrılık rüzgarları fiilen olmasa da fikren esmeye başladı. Büyük umutlarla kurulan ve 1951 yılından bu yana genişleyerek bugün yirmi yedi ülkeyi kapsayan birlik artık popülaritesini kaybetti. Kurulduğu yıldan beri Türkiye'nin de üye olmak için kapısını aşındırdığı Avrupa Birliği'nin büyük ülkelerinin liderleri gizliden gizliye egolarını devreye sokarak ''en güçlü benim, benim ülkem olmasa birlik olmaz, biz lokomotif ülkeyiz'' gibi söylemlerle diğer birlik ülkelerini aslında kaale almadıklarını açıkça gösteriyorlar. Dünya sahnesine birlik söylemi içerikli sözler sarf eden aslında geri planda içinde fırtınalar kopan bir oluşum olan Avrupa Birliği son demlerini yaşıyor bana kalırsa.

Kurucu ülkelerden biri olan İngiltere geçtiğimiz yıl birlikten ayrılan ilk ülke oldu. Bu demek oluyor ki birlik cazibesini kesinlikle kaybetmiş durumda. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa lideri Emmanuel Macron gizli gizli planlar yaparak birlikte baş ülke olmanın savaşını yapıyorlar. Türkiye'ye yıllardan beri AB uyum yasaları adı altında saçma sapan şartların ve isteklerin olduğu ödev gibi zorluklar sunuyorlar ki Türkiye sıkılıp bunalıp adaylıktan çekilsin. Oysa Türkiye gibi her bakımdan güçlü bir ülke onlar için adeta velinimet niteliğinde bunu onlarda bal gibi biliyor ama işlerine nasıl geliyorsa öyle davranmaktan geri kalmıyorlar. Birde işin dinsel yönü var Avrupa Birliği'ni oluşturan ülkelerin tamamı Hristiyan ülkeler. Bu bile başlı başına Türkiye'yi birliğe almamak için bahane.

Avrupa Birliği son 20 yıldan beri ekonomik olarak küçülmenin zorluğunu yaşıyor, ülkeler bazında işsizlik artıyor, para birimleri olan Euro'nun alım gücü zayıflıyor, birlik içerisindeki ülkelerin gizli hesaplar içinde olması da durumun vehametini ortaya koyuyor. Aslında televizyon kameralarının önünde birlik ve bütünlük gösterisi yapan bu ülkeler perde arkasında eski düşman olduklarını asla unutmuyorlar. Örneğin Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanya'sı 1939 – 1945 yılları arasında Avrupa Kıtası'nın neredeyse tamamını işgal ederek 2. Dünya savaşını başlatmıştı. Hitler'in ordusunun girdiği her ülkede uyguladığı vahşet hala unutulmadı. Demek oluyor ki Avrupa'da unutmamış, şirinlik gösterileriyle bunca yıl devam ettikleri birlik macerasının sonuna geldiler.

TÜRK BİRLİĞİ'NİN ŞİMDİ TAM ZAMANI