Evinde, ahırında, koyun, keçi ve sığır varsa onları yemlemesini unutma. Hem onlara yemlerini bol ver. O hayvanların önleri harman arkaları değirmendir. Bunu bil.
***
SOSYAL DEVLET
Yıl 1963’tür. Aydın ilinin Çine ilçesi’nin Umur köyü… Köyün gariban ama güzel kızı kendisi gibi bir delikanlıyla on altı yaşındayken evlenir. O, evliliğinin ilk yıllarında yatalak kayınbaba ve validesini bakar. Hem de çok iyi… Bu arada tarlaya-ekine, zeytine gider. Sırtından ter çıkıncaya kadar çalışır. Evde bakılacak mal maşat da vardır. Bütün işler onun eline bakar.
Onun kayınbaba ve validesi evliliğinden beş on sene sonra vefat eder. Ancak tarla tapan işi tüm hızıyla devam eder. Bu vefalı, güzel, kadersiz gelin kırk beşli yaşlara geldiğinde bu sefer onun kocası hastalanır. On yıl kadar, yatağa mahkûm kocasıyla ilgilenir. Bütün bunlar yaşanırken onun biricik kızı evlenir. Ancak kızının kocası askerde mayına basarak şehitlik mertebesine ulaşır. Kızcağız bir oğluyla ortada kalır. Teyzenin torunu sağlıklı bir çocukluk geçiremez. Torun, askere vardığında girdiği bunalımdan çıkmayarak intihar eder. Teyze’nin kızının, zaten kıyıda zorla tutunan ruhu son darbeye dayanamaz; o aklını yitirir. O, günlerce akıl ve ruh hastalıkları hastanesinde yatar. 1960’lı yılların o güzel kızı şimdilerde atmış beş yaşında… O, aklını yitirmiş kızıyla beraber yaşamakta… Kendini güçlü tutmaya çabalamakta… Çünkü o da kendini kaybederse kızını kim mukayyet olacaktır. Onun kocası ölür. Ancak onun ne sigortası vardır ne emekliliği… Garip gelip bu dünyaya; garip gider bu dünya’dan… 1965’li yıllarda söz konusu teyzenin babası köy bekçiliği yapar. Oradan emekli olur; kendisi emekliliğin sefasını süremeden vefat eder. Devlet o teyzeye, kocasının ölmesiyle birlikte, babasının vefatından tam otuz beş yıl sonra, biricik babacığının maaşını bağlar. Devletin bu maaşı bağlaması mı lazım? Evet! Neden? Çünkü Türkiye sosyal devlet... Sosyal devlet yoksulu, güçsüzü korur; onlara arka çıkar. Devlet, sosyal devlet olmasaydı ne olurdu, bu ihtiyar teyzenin hali?