Geçen hafta bir meslektaşlarının katledilmesinden sonra doktorlar tüm Türkiye’de eşzamanlı olarak şiddete karşı protesto gösterisi düzenledi. Sağlığımızı emanet ettiğimiz doktorlarla güvenliğimizi sağlayan polislerin karşı karşıya geldiğini görmek benim için dehşet vericiydi ve bu manzaranın doktor düşmanlığında son kerte olduğunu sanmıştım. Maalesef yanılmışım. Çok geçmedi Konya’da bir cami imamı sanki üstüne vazifeymiş gibi vaaz sırasında "Dün hastanelerin hiçbir tanesi görev yapamadı. Bu doktorların daha fazla öldürülmesini getirir. Her gün iğne olması gereken insanlar var. Sen olsan dövmez misin, öldürmez misin" deyiverdi. Not olarak şunu hatırlatalım. Doktorların grev yaptığı günler acil servisler açık. Kimsenin ölüme terk edildiği filan yok.


SONU GELMEYEN DÜŞMANLIK


Söz konusu imam hakkında soruşturma başlatıldığı açıklandı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın konuyla ilgili “Gelişmelere bakacağız. Gidişata göre bakanlık olarak suç duyurusunda bulunup bulunmayacağımıza karar vereceğiz” minvalindeki açıklamasını konu alan haberlerin altına yapılan yorumları görünce bir kez daha tüylerim ürperdi. Çünkü her on kişiden dokuzunun yorumu “İmam haklı” şeklindeydi. Yani insanlar doktorlara karşı “belli belirsiz” nedenlerle alenen kin ve düşmanlık besliyorlar. Neden “belli belirsiz” nedenler diyorum açıklayayım. Bazı doktorlar işi tamamen ticarete dökmüş olabilirler. Böyleleri var mıdır? Mutlaka vardır. Bazıları hastalara ilgisiz davranıyor olabilirler. Bazıları görevlerini kötüye kullanıyor olabilirler. Ben hayatım boyunca saygıyı hak etmeyen sadece bir doktorla karşılaştım. Peki siz kaç gazeteciyle, kaç eğitimciyle, kaç tüccarla, kaç emniyet mensubuyla karşılaştınız? Her meslekte çürük elmalar yok mu? Öte yandan vatandaş olarak bizler sağlık hizmetlerinden faydalanırken tam da olması gerektiği gibi mi davranıyoruz? Ciddi bir şeyi olmadığı halde mesai saatlerinde sıra beklememek için akşam saatlerinde acil servisleri dolduranlar yok mu? Var. Vaktiyle kontrollerini ihmal edip, uyarılara kulak tıkayıp iş işten geçtikten sonra yaygara koparanlar yok mu? Var. Son yıllarda teşvik edilen cahil cesaretiyle hareket edip ortalığı birbirine katanlar yok mu? Hadi herşeyi geçtim hastasının ölümünden doktoru sorumlu tutup elinde silah hastane basanlara, sağlık çalışanlarına her türlü şiddeti uygulayanlara ne demeli? Hastanızın eceliyle değil de doktor ihmaliyle öldüğünden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?


SAĞLIK SİSTEMİ NE ZAMAN BOZULDU?


Aslında sağlık sistemimiz mülteciler gelene kadar bu kadar sorunlu değildi. Hatta herkes için ulaşılabilir hale gelmiş, güzel ve modern binalar yapılmış, kamuda kalmayı tercih eden doktorların da kamu hastanelerinde tedavi gören hastaların da ciddi bir şikayeti kalmamıştı. Ama ne zaman ki Suriye’den kontrolsüzce mülteci akını başladı, gelenler mülteci gibi değil de Avrupa’nın finanse ettiği misafirler edasıyla kamu hastanelerinde ayrıcalıklı muamele görmeye başladılar, sorunların fitilini ateşleyen bu oldu. Mültecilerin oluşturduğu yoğunluk sağlık sistemini alt üst etti. Sağlık sisteminin bozulmasının neden olduğu öfke doktorlara ve diğer sağlık çalışanlarına yöneldi. Siyasi iradenin mülteci politikasını gözden geçirmek yerine doktorları hedef göstermesi sonucu geldiğimiz noktada iş tamamen siyasete döndü. Devletin imamı bile çıkıp, doktorları hedef gösterir hale geldi. “Bu gidişat çok tehlikeli” demek için artık çok geç. Zaten olanlar oldu. Şahsen ben bundan sonra olacakları korkuyla, endişeyle ve umutsuzca izleyeceğim. Çünkü siyasi iradede doktorlarla anlaşmanın yolunu bulmak gibi bir niyet görmüyorum. Türk doktorların yerine Arap doktorları getirme gayreti görüyorum. Ve halkın hem mültecilere hem doktorlara düşmanlık beslerken, bu iki mesele arasındaki bağı görmek, meselenin özüne inmek gibi bir gayretini de görmüyorum. Sadece öfke, düşmanlık ve şiddet eğilimi görüyorum. Allah sonumuzu hayreylesin.