Yörük Ali Efe, Aydın'ın Sultanhisar ilçesine bağlı Kavaklı köyünde 1895 yılında doğmuş, babası Sarıkeçili Teke yörüğü Apti’nin bir cinayete kurban gitmesiyle bir buçuk yaşında yetim kalmıştı.

Batı Ege’nin çilekeş kadınlarından annesi Fatma ile halası Zelha ve Hatice’nin gözetiminde büyümüş, çobanlık yapmış, doğayı ve çevreyi tanımış, silahla tanışmış, on beş yaşında evlenip çoluk çocuğa karışmıştı.

Kışlasını peygamber ocağı bildiği, görevini ibadet saydığı askerlik hizmeti için 1914 yılında İzmir'e gitmiş ve ne yazık ki beklenmedik biçimde subay şiddetine maruz kalınca firar ederek köyüne dönmüştü.

Çocukluğundan beri duyageldiği öykülerden düşlediği zeybekler arasına katılacaktı. Ne de olsa zeybeklik, millet ve askerlik gibi kutsal değer sayılırdı.

Zaptiyelere yakalanmamak, barınmak ve geçinmek için dayısı Molla Hasan tarafından Çine’ye getirilmiş, zeybek kahvesinde Molla Ahmet Efe'nin zeybeklerine teslim edilmiş, çok zor sınavlardan geçerek gruba alınmıştı.

Kısa zamanda çalışkanlığı, yiğitliği ve nişancılığı ile tüm zeybeklerin güven ve saygısını kazanmış, Alanyalı Molla Ahmet Efe'nin baş zeybeği konumuna yükselmişti.

Alanyalı, medrese görmüş iyi bir fakih, idadi mezunu bilinçli bir efeydi. Zeybekler üzerinde çok etkiliydi. Yörük Ali’yi gerçekle yüzleştirmiş, hayattan beklentisini değiştirmiş, hatta okuma yazma bile öğretmişti.[1]

Bu dönemde, devletin taşradaki gücü zayıflamış, asayişsizlik o derece artmıştı. Hükümet elden çıkan toprakları geri kazanmak amacıyla I.Dünya Savaşına katılma kararı almış, eli silah tutanları orduya yazmıştı.

Bu boşluğu fırsata çevirmek isteyen Türk, Rum ve Arnavut eşkıyalar, dehşet saçarak ortaya çıkmışsa da bölge halkının feryadına Alanyalı Efe ile yardımcısı Yörük Ali yetişmişti.

Yörük Ali, Alanyalı Efe’nin 1918’de vurularak öldürülmesi üzerine efelik payesi almış, Çine ve Bozdoğan yöresini eşkıyaya teslim etmemiş, Karıncalı ve Madran Baba Dağlarını ıssız bırakmamıştı.

Ancak I.Dünya Savaşının son bulunca dört yıllık kavgasını farklı bir boyuta taşımıştır. II.Meşrutiyet dönemi genel aflarından yararlanıp düze inmiş, Sultanhisar’daki köyüne yerleşmiş, arkadaşı Kıllıoğlu Hüseyin Efe’yle birlikte eşkıya takibinde görevlendirilmiştir.

Tarihin bu anında, Anadolu'yu istila eden I.Dünya Savaşı üstünlerinin desteklediği Yunanistan, İzmir'in ardından 27 Mayıs 1919'da Aydın’ı işgal edince, Yörük Ali Efe’de pek çok insan gibi ailesiyle Sultanhisar’dan Çine’ye taşınmıştı.

Bu gelişmeler nedeniyle Yörük Ali’nin yerleşik hayatı uzun sürmemiştir. Aydın 57.Tümen Komutanı Albay Şefik’in daveti üzerine Çine’ye gitmiş, ilki askerlik şubesinde diğeri Yağcılar köyünde iki kez görüşerek Milli Aydın Alayı’nın komutanlık teklifini kabul etmişti.[2]

Hiç vakit kaybetmeden Çine Yağcılar köyünü üs haline getirmiş, etrafına topladığı zeybeklerle ilk baskını, düşmanın personel ve ikmal nakliyatını sağladığı Aydın-Nazilli demiryolunun en kritik noktasında gerçekleştirmiştir.

15 Haziran 1919’da sahur vakti, Malgaç Çayı üzerindeki demiryolu köprüsünü koruyan Yunan çadır karakoluna saldırmış, köprü ve demiryolunu tahrip, Yunan askerlerini imha ederek silah, cephane ve erzağa el koymuştu.

Kurtuluş savaşının en erken zaferi kabul edilen bu baskın, bütün Türkiye’de heyecan yarattığı gibi Kuvayı Milliyenin doğuşuna da öncülük etmiştir.

Yörük Ali Efe, Malgaç baskını ardından Nazilli, Köşk, Çine ve Yenipazar’dan gelen zeybeklerle 30 Haziran 1919'da Aydın’a girmiş, Yunan askeriyle 48 saat göğüs göğüse savaşmıştır.

Aydın Savaşında, onlarca zeybek kan kusan mitralyözlerin ucunda şehit düşerek Aydın'ın 33 günlük işgaline son vermiştir.

İzmir istikametine kaçan Yunan askerleri ise takviye desteği alarak 3 Temmuz 1919'da Aydın’ı ikinci kez işgal etmiş, 7 Temmuz’da kıyım harekatına girişmişti.

Bunun üzerine Yörük Ali Efe’nin 20 Temmuz 1919’da bir beyanname yayınlanarak yaşı uygun olanları cepheye çağırmasıyla zeybekler, subay, asker ve zaptiyeler ile Muğla grubunun gelişiyle 5 bin kişilik Milli Aydın Alayı kurulmuştu.

Hem Köşk’ün kuzeyinde uzanan Aydın Dağları’ndaki Üçyol mevkiinde konuşlanan Yunan birliklerine taarruz edilecek hem de Umurlu ve Büyük Menderes Nehri arasında kalan 6 km’lik hat savunulacaktı.

20 Ağustos 1919 tarihli Üçyol taarruzunda başarı sağlanamasa da Yunan ordusunun ileri yürüyüşü, Köşk Cephesi savunma hattında bir yıldan fazla bir süre durdurulmuş, Atatürk'e ihtiyacı olan çok değerli zaman kazandırılmıştı.

Nihayet TBMM açılmış, 8 Kasım 1920 tarihli bir karar ile düzenli ordu birlikleri kurulmuş, milli güçler bu orduya bağlanmış, cemiyetler tek çatı altında toplanmıştı.

Ayrıca Yörük Ali Efe’ye albay rütbesi verilmiş, kurduğu Milli Aydın Alayı, Batı Cephesi içinde 37. Piyade Alayı adını alarak yoluna devam etmişti.

Köşk cephesini aşamayan Yunan ordusu ise Büyük Menderes Nehrinin İtalyan işgalindeki güney kesimine geçerek ilerlemek istemişse de Yörük Ali Efe’nin baskın ve pusularıyla çok ağır kayıplar vermişti.

Yörük Ali Efe’nin mücadelesi, düşmanın İzmir’de denize döküldüğü 9 Eylül 1922’ye kadar Aydın, Nazilli, Köşk, Sultanhisar, Yenipazar ve Çine başta olmak üzere İzmir ve Muğla cephelerinde sürdürmüştür.[3]

Aydın halkının gönlünde övünç ve gurur kaynağı olarak benimsenen Yörük Ali Efe, savaştan sonra hiç unutulmamış, TBMM kararı ile İstiklal Madalyasıyla taltif edilerek İzmir Buca’da kendisine tahsis edilen eve yerleştirilmiştir.

Yörük Ali Efe, İzmir Alsancak’ta 1926’da atlı tramvay ile seyahat ederken geçirdiği kaza sonucunda iki bacağı diz kapakları altından kesildikten sonra 1928 yılında Yenipazar’a yerleşerek çiftçilikle uğraşmış, tedavi için gittiği Bursa’da 23 Eylül 1951’de hayatını kaybetmiştir.[4]

Yörük Ali Efe’nin Yenipazar’a getirilen naaşı, Muslukuyu Kabristanında toprağa yatırılmış, 2000 yılında açılan mezarındaki bakiye kemikler Yenipazar’da müzeye çevrilen evinin bahçesine taşınmıştır.

Türk Milleti’nin gönlünde kişiliği, ilkeleri, düşünceleri ve kahramanlıklarıyla yaşayan Yörük Ali Efe adına pek çok türkü, kitap, halk oyunu, tiyatro ve film ithaf edilmiş, şerefine nice okul, park, cadde ve bulvar isimlendirilmiştir.

***

Kaynaklar:

(i) Ş. O. Alpkaya, Yörük Ali Efe, Demkar Yayınevi, İstanbul, 2009.

(ii) T. Akkoyun, Milli Mücadele’de Aydın Kuvayı Milliyesi, Afyonkarahisar, 2014.

(iii) Ş. Öksüz, Yörük Ali Efe, Makale, Erişim Tarihi:15.01.2023 (https://www.mavididim.com.tr)

(iv) B. Akça, Milli Mücadele Döneminde Yörük Ali Efe’nin Muğla ve Havalisindeki Faaliyetleri, Makale, Erişim Tarihi: 15.01.2023 (https://dergipark.org.tr).

(v) D. Genç Acar, Yörük Ali Efe (1896–1951), Makale, Erişim Tarihi: 15.01.2023 (https://ataturkansiklopedisi.com.tr))

Dipnotlar:

[1] Sultanhisar ve köylerinde İlkokul (sıbyan mektebi) ve idadi kurulması Cumhuriyet devrinde gerçekleşmiştir

[2] Bazı kaynaklar, bu görüşmelerde Belediye Başkan Yardımcısı Asaf Bey, Kıllıoğlu Hüseyin ve Demirci Mehmet Efe , Aksekili Deli Mehmet Efe gibi efelerinde hazır bulunduğunu belirtir.

[3] Milli Aydın Alayı Komutanı Yörük Ali Efe ile Milli Menderes Alayı Komutanı Demirci Mehmet Efe ve Muğla grubu arasındaki iş birliği zaman zaman hâkimiyet mücadelesine dönüşmüş, çekişmeler yaşanmıştır.

[4] Yörük Ali Efe’nin İzmir’deki tramvay yolculuğu sırasında arkasından itilerek öldürülmek istendiği iddiaları söz konusudur.