Adı tatil. Dinlenmeye gelmişiz. Kış bitmiş, bahar gelmiş, yaz gelmiş. Dinlenmeye ihtiyacımız varmış. Sanki kışın çok çalıştık da dinlenmeye oturmaya ihtiyacımız varmış. Başlasın bakalım tatil.

Küçük de olsa yazlığımın önde, yanda ve arkada olmak üzere üç tane bahçem var. Toplasan 100 metrekare etmez. Öndeki bahçeyi toprakla doldurarak çim ekmiştim. Kışın çimler bozulmamış ama arada yabani otlar çıkmış. Önce suladım sonra o yabani otları, çiçekleri tek tek topladım, sitenin çöplüğüne attım. Bekçimiz diğer boş yerleri çapa makinasıyla sürmüş ve talaşları atmış. Borcum 200 TL’imiş. Teşekkürlerle parasını ödedim. Sitemizin bitişiğinde Davutlar yolu üzerinde tanıdığım ve fide, domates, biber, patlıcan ve çiçek çeşitlerini yetiştiren aileden alacaklarımı aldım. Önce 80 tane tatlı ve acı biber fidanlarını, 15 tane salatalık, 10 tane patlıcan aldım. İş elbiselerimi giyerek dikeceğim yerleri ayarladım. Bodrumun bütün yıl açık olan kapısı ve giriş bölümünde çatal kazık aletimi aradım. Yerinde yoktu… Küçük testerem de yoktu. Ama küçük baltam duruyordu. Önce baltayı alıp sitenin ağaçlarından birinden, uygun olan bir çatal kazık için uygun bir dal aldım. Fazlalıklarını kestim. Ucunu toprağı kolay delmek için sivrilttim. Çatal kısmında elimi rahatsız edecek kısımları temizledim. Rahmetli Demirel; “Çatal kazık, yere batmaz” demişti. Tutuş şeklini bilirsen, nasıl girmezmiş, tam 80-90 çukur açtım. Fidanları tek tek yerleştirdim, toprak takviyesi, gübre takviyesi yaparak suladım. Akşam oldu. Aydın’dan getirdiğim yemeği ısıttım ve yemeğe başladım ki 6-8 tane kedi karşıma geçip beni seyretmeye başladılar. Eyvah dedim. Kedilere ne verebilirsin. Ekmekten birkaç parça koparıp önlerine koydum. Yaklaşıp baktılar ve kokladılar ama hiç biri, bir lokma bile almadılar. Huzurum kaçmıştı. Acele ile yemeğimi yiyip, bitişik sitede ve bizim sitede mutlaka bunlara bir şey bulabilirim diye düşünüp yola çıktım. En uygun süt idi. Tarihleri geçmiş mi, geçmemiş mi diye bakmadan 3 paket aldım ve eve geldim. Plastik üç kaba ekmekleri doğrayıp sütü ilave ettim. Kedilerden ikisi daha doymadan komşunun bodrum katına, diğeri de kiraz ağacına tırmanıp yan evin balkonuna atladı. Aman Allah’ım her iki kedinin de 3’er yavrusu vardı. Annelerini sevinçle nasıl karşıladılar. O iki anne için tekrar iki tabak sütlü ekmek hazırlayıp kolay ulaşacakları yere bıraktım. Biraz sonra yavrular da tabaklardaki sütlü ekmeğe saldırdılar. İşte şimdi karnım doymuş ve mutlu olmuştum. Oturup o yavru kedilerin annesinin memesi ile kuyruğu ile oynamalarını zevkle seyrettim.

Geçen yıllarda yazdığım bir şiirin son dört mısrasını kediler ve yavrularına bırakarak okudum.

Hayat güzel

Yaşamak güzel

Sağlıklı olmak

Daha da güzel.