İzmir Efes Otel’de buluştuğumuz gece, Türkiye’de Nazım Hikmet’in şair olarak değerinin anlaşıldığını ve çok sevildiğini görünce çok sevinen Faik Bercavi’ye Nazım Hikmet’in aklımda kalan birkaç mısrasını okudum. Rahatladı ve sevincini göstermek için o da Nazım’dan aşağıdaki birkaç mısrayı çok anlamlı bir şekilde okudu.

Bir vapur geçer Varna önünden,

Uy Karadenizin gümüş telleri.

Bir vapur geçer Boğaz’a doğru

Nazım usulcacık okşar vapuru

Yanar elleri,,,

Karşı yaka memleket

Sesleniyorum Varna’dan

İşitiyor musun?

Memet! Memet!

Benim okuduğum bu şiirden sonra o da şu aşağıdaki kısa şiiri okudu:

Ben yanmasam,

Sen yanmasan

Biz yanmasak,

Nasıl çıkar?

Karanlıklar?

Aydınlığa!..

Benim okuduğum birkaç mısradan sonra etkilenerek başladı konuşmaya. Ben cezaevinden çıkınca daha fazla bu eziyetlere dayanamayacağımdan Fransa’ya kaçtım, Paris’e yerleştim, çalışmaya başladım. Evlendim ve kendimi unutturmaya çalıştım. Benden sonra Nazım’da dayanamadı ve Rusya’ya gitmek üzere kaçtı. Paris’te buluştuk ve evimde misafirim oldu. Memleket sevgisi eşini ve oğlu Mehmet’i özleyince Karadeniz’e Türkiye’ye sınır olan Romanya ve Bulgaristan’a gider. Gelen giden gemilere bakarak hasret giderirmiş ve bu ona yaşama gücü verirmiş.

Gece Aydın’a dönerken Fuat dayısından birçok şeyler anlattı. Annesinin onun için ne kadar üzüldüğünü Paris’e kaçıp oraya yerleştiğinde ne kadar çok sevindiğini anlattı. Yarın sana annem sorarsa onu çok beğendiğimi ve çok iyi durumda olduğunu söylersin” dedi.

Bu olaydan 3 – 4 yıl sonra Aydın Lisesi Müdürüyüm. O sıralarda Murat Şahin beni aradı. Fuat Şahin’in yerine fabrikayı yöneten Ertan Şahin’in oğlu. Beni telefonla arayarak, seni bir misafirimle ziyarete geliyorum dedi. Bir genç kadın. Türkçe konuşuyor. Ben meraklanınca Murat Şahin, dayımız Ali Faik Bercavi’nin kızı dedi. Paris’te üniversitede okuyormuş. Bir tez veya doktora çalışması için onu bana babası yönlendirmiş. Dünya çapında folklor araştırmaları yapıyormuş. Videoya alacağı için bir gösteri sunabilir miyiz diye soruyordu.

Hemen Germencik’e telefon ettim. Folklor müzisyenimiz Basri Eğriboyun’a, derhal Kemal Eğriboyun’u ve zurnacıyı alıp taksi tutarak liseye gelmesini, özel bir gösteri yapılacağını söyledim. Paris’ten misafir geldiğini, gösteriyi videoya alacağını, öğrencilerin hazırlandığını ve bir saat içinde okulda olmalarını ifade ettim.

Kız ve erkek öğrenciler, müzisyenler eşliğinde 40 – 45 dakikalık şahane bir gösteri sundu. Fransa ve İspanya’da yaptığımız gösterinin ayarında bir oyun sergilediler ki, onları gözyaşlarıyla izlemiştim.

Yılsonunda folklor gösterileri için Haziran ayında Paris’i seçtim. Kafile başkanı olarak ben de gittim. Aydın ile kardeş şehir olan Monterau’dan okul müdürü Filip Hello, Alin Hello’nun evine giderek bana Ali Faik Bercavi’nin telefonunu ve ev adresini bulmalarını istedim. Telefonu bulundu. Arandı ama telesekreter, 20 gün sonra Paris’teyim. Şu anda Paris dışındayım diyormuş. Bercai ile görüşemeden, bana vereceği bilgi ve belgeleri alamadan Aydın’a döndüm.

Sonra kızı Kuşadası’na gelmiş. Evlendiği Kuşadası’nın meşhur Aşiyan Halı’nın sahibi Mehmet Aşiyan ölmüş, dükkân kapanmış. Babası Bercavi de ölmüş.

Paris Montereau ile Kardeş Şehir bağımız kopmuş. Aydın Belediyesi veya Büyükşehir ilgilenmeyince o kapı da kapandı. Benim müdürlüğüm de sonlanınca her şey mazi oldu. Ancak yazları Filip Hello ve eşi Alin Hello gelirse her zaman Aydın’daki evim veya Kuşadası’ndaki yazlığım emirlerine her zaman açık…