Yeni Kıroba Gazetesi’nde 9-10 Ocak 2023 tarihlerinde Fuat şahin ve dayısı A. Faik Bercavi ile ilgili bir anımı yazmıştım. Sonra bu yazıyı biraz daha kısaltarak Aydın Şairler ve Yazarlar Derneği olarak yayınladığımız ‘AYDIN EFESİ’ dergisinde de yayımlamıştık. Karşılaştığım dostlar ile ve telefonlarda yapılan aramalarda bazı sorularla karşılaştım. Kuşadası’ndan, İzmir’den yapılan aramalara gerekli cevapları vermiştim. Ama ADÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adil Adnan Öztürk’te arayıp uzun uzun sorular sorunca bu üçüncü yazıyı yazmaya karar verdim.


Fuat benim çocukluk arkadaşımdı. Aydın’ın Veyis paşa Camisi’nin yanında bulunan Macar ustaların değişik bir mimari yapıda yaptığı benim şato dediğim ev ve bahçesinde, Kalfa Köyü yanında, Tabakhane Çayı bitişiğindeki Un Fabrikası’nda çok tatlı anılarımızı yaşamıştık. Bu 1926 yıllarına hatta daha eski yıllara dayanan değirmen önce dere yatağındaki su ile çalışmış. Sonra baba Eyüp Şahin modernize ederek Aydın’ın hatta yakın civarların un ihtiyacını karşılayan bir duruma getirmiş. Baba Eyüp Şahin, İstiklal Madalyası sahibidir. Adnan Menderes’in arkadaşıdır. DP (Demokrat Partinin) kuruluş çalışmalarının birçok toplantısı da bu şatoda yapılmıştır. Menderes Çiftliği’nden atıyla çıkarak Çeştepe Köyü içerisinden geçerek Aydın’daki Eyüp Şahin’e ziyarete gelirmiş. Eyüp Şahin milletvekilidir. Ankara-Aydın gidiş gelişlerde bir trafik kazası ile rahmetli olunca, fabrikanın başına Ertan Şahin geçer. Şahin Şahin ise İzmir Un Fabrikası sahibidir. Kenan Şahin ABD’de Boston Üniversitesi’nde okumuş. Profesör olmuş ve orda kalmıştır. Şu an hala orada yaşamaktadır. Eyüp Şahin’in kızı Tire eşraflarından biriyle evlenmiş ve oraya yerleşmiştir. En küçük olan Fuat Şahin ise benimle Aydın Lisesi’nde birlikte okumuştur. Fuat mezun olunca ABD’ye abisi Kenan’ın yanına gitmiş ve orada 7-8 yıl kalmıştır. Ben de liseyi bitirince beş yıl İstanbul Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı ve Sosyoloji bölümlerinde okuyup Aydın’a dönmüştüm. Annesinin ısrarı üzerine Ankara’ya dönen Fuat şahin iki yabancı dili sayesinde büyük bir yayınevinde görev alarak tercüme eserlerle uğraşmıştır. Fabrikanın başında bulunan Ertan Şahin genç yaşta vefat edince Fuat Ankara’dan dönerek Eyüp Şahin Halefleri Un Fabrikası’nın başına geçmiştir. O günlerde tekrar başlayan eski dostluk, arkadaşlık, beraber çalışma günlerimiz uçak kazası olduğu yıla kadar hiç sorunsuz çok güzel, çok yararlı çalışmalarla devam etmiştir. Evlerimizden daha çok, şatoda yaşayan annesi ve yengesinin birlikte yaşadığı şatonun bahçesinde iki kişi mangalı yakarak gündüz yapamadığımız sohbetlerimize devam ediyor veya yapmayı tasarladığımız işleri tekrar tekrar konuşuyorduk. Eğer bu sohbetler fabrikanın bahçesinde çamların altında ise, şırıl şırıl akan Tabakhane Deresi’ne bakarak, durmadan bize nağmelerini sunan Saka, Bülbül, Karatavuk kuşlarının ötüşlerini dinleyerek gecenin geç saatlerine kadar sürerdi. Şatoda iki kişiyken burada 15-20 dostla bir araya gelebiliyorduk. Bu sofrada en çok bulunan dostlar, Mimar Cemil Cahit Turan, Aydın Kuyumcu, Hulisi Devrim, Tarım Kredi Müdürü Çolak Demir Tuzman, Muharrem Tozkoparan ve daha adlarını yazamadığım kişiler. Batı Gazi Bulvarı’ndaki Nahit Menteşe’nin bahçeli evinde kirada bulunan Fuat’a kooperatif başkanlığı yapmam nedeniyle uygun bir daire bulayım dedikçe. Ben bu evden memnunum. Parayı yatırımlara yatırma önceliğim var, diyerek planını açıkladı. ABD’den döndüğünden beri bahsettiği avan proje, fizibilite raporlarını şöyle sıralamıştı. Önce çok eski olan 1926 tarihli değirmenin daha eski olduğunu suyla çalıştığı dönemleri anlattı. Bunu yenilemek için Aydın Çine, Muğla karayolunun Menderes Nehri’nin kıyısında yola sınırlı 20 dönüm arazi almaktı. İkinci olarak Milas’taki bir yem fabrikası satılıktı ve onu almaya çalışacaktı. Üçüncü projesi ise ABD’de gördüğü pamuk tarlalarındaki kurumaya, çürümeye bırakılan çalıları değerlendirerek onları ahşap haline getirmek. Mobilya sanayisinde kullanılan sunta, duralit, kontroplak v.b. ürünleri imal etmek. Üçüncü planı daha doğrusu sevdiği ve mutlak gerçekleştireceği bir havacılık kulübü kurarak Aydın, Söke, Kuşadası, Nazilli, Yenipazar, Dalama üzerinde uçmak. “Sen bu konuda bana yardımcı olacaksın. THK Aydın Şubesi ile temasa geç. Özel, kooperatif, dernek, kulüp her neyse kuralım. Ben Ankara’da bu işle ilgili arkadaşlarla görüştüm. Aydın Şubesi’ne bir pırpır, üstten tek kanatlı bir uçak verebilirler, olmazsa ben bir tane alabilirim” deyince epeyi şaşırmıştım.


Onunla ilk uzun iş gezimiz Konya’ya oldu. Derslerimin olmadığı Perşembe, Cuma, Cumartesi günü yeni aldığı sıfır BMW ile yola çıktık. Aydın’daki Eyüp Şahin Halefleri Un Fabrikası’na yıllardır buğday gönderen komisyoncuları ziyaret ettik. Fuat Şahin’i görenler sanki kırk yıllık akrabalarını görmüş gibi karşılıyor ve bizi gezdiriyorlardı. Sonra fabrikaları gezdirdiler. Ben ilk defa böyle büyük un fabrikalarını,


fabrika kuran fabrikaları burada gördüm. Ben Söke Lisesi’nde edebiyat öğretmeni ve müdür yardımcısı olarak çalıştım. 1969-1970-1971 yıllarında akrabam Mehmet ustanın çalıştığı Söke Un Fabrikası bana göre en modern un fabrikası idi. Konya bu alanda gerçekten çok zengindi. Çok gelişmiş idi. Onun örnek alacağı ve kurmak istediği modern fabrikalar bunlardı herhalde...


Konya’ya gelmeden önce ikimiz Denizli’ye, Polatlı’ya, Tekirdağ’a gitmiştik. Buğday işi yapan komisyoncularla görüşmüş idik. Ama en uygun yer Konya idi. Sonra Polatlı geliyordu. Av tüfeklerini yanımızda getirdiğimizi söyleyince yollar karlı, ova karlı yine de gideriz derseniz. Altın Ova’ya gidin. Çam ağacı ve damlı, evli bir tarla, çiftlik görürseniz oraya girin. Güvercinlere görünmeyin birer atış yapın, vurulanlar size yeter dediler. Hemen yola çıktık. Kar etkisini yitirmiş. Yarım saat sonra tarif edilen çiftliğe geldik. Etrafta çıt yok. Damın arkasına geçtik ama araba açıkta idi. Çok geçmeden güvercinler yere indi ve karları deşmeye, eşelemeye başladı. Arabamızdan hiç korkmamışlardı. İkimiz aynı anda ayrı yönlere ateş ettik. Sanıyorsam 50-60 civarında güvercin vurmuştuk. Bagaja yerleştirdik. Biraz daha bekleyip birer ateş daha yapalım mı diye düşünürken fargo tipi bir pikap bize doğru geldi. Arabadan inen adam başladı bağırmaya. Ben buraya 2-3 günde bir yemle geliyorum. Zavallı kuşlar ölmesin aç kalmasın diye bu ağaç altına, saçak altına yemler atıyorum. Siz kimsiniz ki benim tarlama tecavüz ediyorsunuz, deyince epeyi şaşırmış ve bozulmuştuk. Fuat bana işaret ettikten sonra Aydın’daki un fabrikasının sahibi olduğunu buğday almaya geldiğimizi, mağaza sahiplerinin yönlendirmesi ile lise müdürü edebiyat öğretmeni arkadaşım ile buraya geldik. İsterseniz vurduklarımızı size verelim deyince… Adam epey değişti. Yumuşadı. Siz Aydın’da kumruları vurup yiyor musunuz? Deyince. Ben de kumru yenmez yenemez. Ama güvercinler çok etli ve yağlı o nedenle biz Aydın’da yabancı güvercin avı yaparız deyince. Adam bize Akhan’a gittiniz mi? diye sordu. Ve Akhan’ın özelliklerini anlattı. O sonsuz ovada kışın her yer kar olunca yabani hayvanların yaşaması gıdasını alması için Akhan’ın çatısında, kubbe etrafında kuşların girmesi için küçük pencereler olduğunu uzun uzun anlattı. Evet ben Akhan’ı daha önceki bir gezimde görmüş ve gezmiştim. Bu konuşmamızdan sonra tarlanın sahibi adamla barışık bir şekilde teşekkürle ayrılırken Fuat çiftlik sahibini Aydın’a davet etti. Bu konuşmadan sonra çiftliğin sahibi ile neredeyse dost olduk. Fuat Şahin o beyefendiyi Aydına davet etti. Ben görmedim ama çiftliğinde vurduğumuz ve iki ayda zor bitirdiğimiz o güvercinlere karşılık Fuat ona Aydın’ın meşhur kebapçısı Hacının Lokantası’ndan kebap ısmarlamış ve Konya’ya uğurlamıştır.


İşler iyi gidiyordu. O eski fabrika sorunsuz çalışıyor Fuat’ın kurduğu küçük laboratuvar sayesinde kaliteli un üretiliyor fırıncılara, köylülere satılıyordu. Unun dışında ortaya çıkan kepeklerin o kadar müşterisi vardı ki mal yetiştiremiyordu. Aklı fikri yeni fabrikanın kurulması Muğla, Bodrum, Milas yöresine de un satmaya başlamasıydı. Bankalar kredi vermek istiyor ama o konuşmak için bile randevu vermiyordu. Ürettiği unlara ve kendisinin çalışmalarını bölgenin değişik yörelerinden topladığı değişik buğday türlerinden, kalitesi yüksek un üretiyor ve bundan mutluluk duyuyordu…


Bir gün Fuat fabrika ve satışlar iyi gidiyor. Yeni fabrika için tarlayı aldın. Milas yem Fabrikası işini hallettin, Kuşadası’ndaki yazlık konut işini de oluşturup geliştiriyoruz. Şimdi sırada ne var deyince “Bundan sonra para kazanmak için değil, tutkularımı yaşamak için harcayabilirim. Havacılık tutkumu yaşayacağım. Sportif Havacılık Derneği’ni kurmak ve küçük bir uçak satın alıp Aydın, Söke, Germencik, Kuşadası, Nazilli, Yenipazar, Dalama ovaları üzerinde uçmak istiyorum demişti.