Geçen yazımda Türk futbolunda ki marka değerinin düşüşünden bahsetmiştim. Aslında anlatacak çok şey vardı ama ben kısaca bazı şeyleri anlatmaya çalıştım. Bu yazımda futbolumuzun nasıl izlenebilir, değer kazanabilir konularında fikirlerimi sunmak istiyorum. 
Evet ülke futbolumuz özellikle son 10 yılda büyük değer kaybetti. İzlenmekten uzak, mali değeri bitik, başka ülkeler tarafından takip edilmeyen ve belki de hiç tat alamaz olduğumuz bir futbol dünyasıyla karşı karşıyayız. Peki ne yapalım, ülke futbolunu kaderine mi terk edelim? Gelecek nesillerimiz bu güzel oyundan mahrum mu büyüsün? Hayır tabiki. Herkes üstüne düşeni yapmalı. Hepimizin görev ve sorumlulukları var. 
En büyük görevde TFF ye düşüyor. TFF bu konuda ne yapmalı? Öncelikle futbol piyasasının en büyük ve gelişmiş ilk 5 ligi irdelenmeli. Mali yapısı, futbolcu yapısı, yönetim şekli, sahaları, altyapıları...Bunlar öyle 10 günde halledilecek konular değil. Zaman gerekli. Belki 5 - 10 yılımızı alacak. 
Örneğin saha zeminleri. Avrupa’da halı gibi sahalar. Bizde adeta patates tarlası. Bu konu ivedilikle çözüme kavuşturulmalı. 
Takımlarımızda ki ucuz ve kalitesiz topçular. Bu konuya bir kriter getirilmeli. Avrupa’da genelde ülkesinin yüzde 60 70 milli maçlarında oynamış olma şartı var. Bizde de buna benzer şartlar getirilmeli. Artık basit topçular değil bizim oyuncularımıza değer katacak yabancı oyuncular getirilmeli. Yabancı oyuncusu sayısı artık sabitlenmeli. Her sene matematik hesabı yapılmamalı. 
Sahaya yabancı madde atan, taşkınlık yapan taraftara çok büyük cezalar verilmeli. Gerekirse ömür boyu futbol maçlarını izlemekten men edilmeli. 
Ligimiz bir marka haline getirilmeli. Avrupa, Asya ve Afrika da dahi ligimiz kolayca izlenebilir olmalı. Bu konuda gerekli girişimler yapılmalı. Gerekirse Asya da izlenme saatlerine uyacak şekilde maç saatleri düzenlenip, gündüz maçları gündeme gelmeli.
Hakemler konusu çözülmeli. Acilen MHK’nın yönetiliş tarzı değişmeli. Gerekirse tüm kurullar değişmeli. Adil tarafsız ve güvenilir bir kurum haline getirilmeli.
Gelecek yazımda kulüplerimizin üzerine düşen görevlere değineceğim. 
Sağlıcakla kalın sporla kalın.