Uzun süredir dillendirdiğim bir konu. Çöplüğe çevirilen doğanın çığlığı.

Herkes doğadan faydalansın, herkes şehirden kaçmaya hakkı var. Ama gel gör ki mangallar yakılıyor, içecekler içiliyor, poşetler, plastik tabaklar, cam şişeler her şey olduğu gibi bırakılıyor. O güzelim doğa, birkaç saatlik keyfin ardından bir utanç manzarasına dönüşüyor.

Mesele sadece çevre kirliliği değil. Aydın yangın riski yüksek bir şehir. Tarlaları, bağ bahçeleriyle risk altında. Her gün onlarca yangın çıkarken bu vurdumduymazlık niye?

EFE MASA’NIN İNANILMAZ BAHANESİ

Durumdan oldukça rahatsızız. Efeler Belediyesi Efe Masa ekiplerini aradık. Durumu detaylıca anlattık. Bize daha sonra döneceklerini bildirdiler. Bir iki gün sonra ancak sıra gelmiş olacak ki, aradılar. Verdikleri cevap karşısında şok geçirdik.

‘Bölgede zehirli ve tehlikeli hayvanlar olması sebebiyle ekip arkadaşlarımızı oraya gönderemiyoruz’

Güvenlik elbette önemli ama ya bizim güvenliğimiz? Ormanda yaşayan diğer canlıların güvenliği?

Minicik bir cam şişeden çıkacak olan kıvılcımın onca dağı taşı yok etmesi? Bunlar önemsiz olsa gerek personel sağlığı daha ön planda…

Bahsettiğim çöpler asfalt kenarlarındaki çöpler bu arada. Anayol. Tarlaların veya boyumuz uzunluğunda olan otların içindeki çöpleri toplamalarını istemedik. Yol kenarına biriken otlara yapışan poşet, çöp, bardak, şişeler.

Köylere sadece seçim zamanı değil, böyle zamanlarda da yaklaşmaları gerekiyor. “Bizden uzak olsun” mantığıyla sorunlar büyüyor. Belediyeler bu tür bölgeler için özel bir çevre denetim ekibi görevlendirmeli. Gönüllülerle iş birliği yapılmalı, çevre temizliği kampanyaları yapılmalı. Kameralı sistem veya caydırıcı cezalar getirilmeli.

Köy yolları çöplük değil, doğanın kendisidir. Sen ona nasıl davranırsan o da sana öyle davranır…