Kuraklık ve küresel ısınma sürecinin sonuçlarından birisi “çölleşme” olacaktır.

Çölleşme nedir?

Murat Türkeş’in yaptığı araştırmaya göre;” Çölleşme bir bölgenin çöl haline gelmesi değil, yenilenemez bir kaynak olan toprağın üretkenliğini kaybetmesidir. Arazi bozulumu, su ve rüzgâr erozyonuyla toprakların kaybedilmesi, toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin bozulması ve bunun sonucunda toprakların verimliliğinin azalması ile oluşan ekonomik kayıpları ve bitki örtüsünün uzun süreli kaybını ifade eder.”

“Dünyada yaklaşık olarak 2 milyar insanın kurak bölgelerde yaşaması, bu insanların temiz içme suyundan yoksun ve yoksulluk sınırının altında olması, dünyadaki kara yüzeylerinin % 41.3’nün, tarım alanlarının ise % 44’nün kurak alanlarda yer alması çölleşme ile mücadelenin önemini arttırmaktadır.”

Çölleşme sürecinde “Toprak bozulumu sadece tarım alanlarında değil, bozkır, mera, orman ya da maki/fundalık gibi alanlarda ortaya çıkan bir süreçtir. Ormansızlaşma, meralarda kapasitelerinin üzerinde otlatma, yanlış ve amaç dışı arazi kullanımları, tarım alanlarında aşırı üretim yapılması ve bu amaçla aşırı gübreleme ve ilaçlama yapılması, anızların yakılması, aşırı ve bilinçsiz sulama, endüstriyel atıklar gibi insan etmenleri; taşkınlar, kuraklık ve seller gibi doğal olaylar; toprak organik maddesinin kaybı, toprakların betonlaşması, toprak bozulumu ve toprakların kirlenmesi gibi olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.”

Bu alanda “iklim, iklim değişikliği ve kurak koşullar ile çölleşme arasındaki ilişki bu kadar açık olmasına karşın, Türkiye’de Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Savaşım Sözleşmesi (BMÇSS) yükümlülükleri kapsamında yürütülen ulusal ve uluslararası düzeydeki çalışmalarda, yayınlarda ve ulusal rapor ve eylem planlarında çoğu kez konuya çeşitli insan etkinlikleri ve doğal etmenler ile erozyon nedeniyle oluşan arazi degradasyonu açısından bakılmaktadır. “

“Ülkemiz bürokrasisi ve politikacıları tarafından “Konunun iklim değişikliği/değişkenliği ve kuraklık ilişkisi ve boyutu ise göz ardı edilmektedir.”

“Farklı sera gazı salım senaryolarına dayanarak çalıştırılan çeşitli iklim modellerinin kestirimlerine göre, özellikle Kuzey Afrika ve Akdeniz havzasının büyük bölümü, Türkiye ve Orta Doğu için, yağışlarda, su kaynaklarında ve akımlarda gelecek yüzyıl için önemli azalmalar, yüzey hava sıcakları ve evapotranspirasyon ile ekstrem hava ve iklim olaylarındaysa önemli artışlar oluşabilecektir.”

“Bu yüzden iklim değişikliği, kuraklığın zaten yinelenen bir doğal iklimsel değişkenlik özelliği olduğu bazı bölgelerde, kuraklık olaylarının büyüklüğünü ve sıklığını şiddetlendirirken, birçoğu kurak ve yarıkurak alanlarda bulunan gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğine duyarlılıklarını daha yüksek düzeylere çıkaracaktır.”

Bu sürecin sonucunda da çölleşme olgusuyla karşı karşıya kalacağız.