Aşağı Menderes Havzasında yerleşik Türkmenler arasında “Leşkeri Eli” adıyla anılan Tralleis’e, Aydınoğlu Mehmet Bey’in yönetimine geçmesiyle beraber altı yüzyıl “Güzelhisar” veya “Aydın Güzelhisar’ı”, 20.yüzyıldan itibaren “Aydın” veya “Aydın Eli” ismi verilmiştir.[1]

Güzelhisar, bölge kentlerine kıyasen öncelikliydi. Uygun iklimi, doğal zenginliği, verimli toprakları sayesinde tarım ve hayvancılık, yağ ve yağlı tohum imalatı gelişkindi. Ulaşım dahil alt ve üst yapısı donanımlıydı. İşlenmiş taş ve seramik üretiminin en önemli üssüydü.

Türk idaresindeyken ipek yolunu denizle buluşturan güvenli ticaretin merkezi haline gelmiş, ahi loncaları, zanaatkar atölyeleri, el dokumacılığı, esnaf dükkanları, çarşı ve pazar yerleriyle sosyo-ekonomik canlılık kazanmıştı.

Aydınoğlu Beyliği, 1426’da bütün kurumlarıyla Osmanlı’ya katıldığında, Aydın sancağı adı altında Anadolu Eyaletine bağlanmış, merkez kazası Güzelhisar yapılmıştı.[2]

Güzelhisar, 17.yüzyılın ikinci yarısına kadar imarı, nüfusu ve ekonomisiyle istikrarlı biçimde büyümüş ve Kütahya merkezli Anadolu Eyaletinin en hareketli sancak merkezi konumuna ulaşmıştı.

Bu itibarla, Güzelhisar kazasında yaşayan reayanın refah seviyesi, vergi potansiyeli ve hane sayısı hep dikkat çekmiştir.

Duraklama devrinde, devletin ekonomik gücü zayıflamış, askeri düzeni, adalet dairesi ve toprak sistemi bozulmuş, İstanbul dışındaki toprakların idaresi, ayan ve mütesellim yönetimine geçmişti.

Güzelhisar ve çevresinde etkili olan ayanlar, çıkarları doğrultusundaki çok çeşitli yatırımlarla, şehrin ve hatta bölgenin bayındır hale gelmesine zemin hazırlarken devlet, karşı karşıya kaldığı sorunları çözmenin uğraşındaydı.

Nitekim bu konuda alınan tedbirlere ilaveten 1826’da Anadolu Eyaleti kaldırılmış, yerine Aydın, Ankara, Bursa ve Kastamonu eyaleti kurulmuştu.

Aydın Eyaletinin merkezi önceden olduğu gibi Güzelhisar, sancak merkezi Tire yapılmışsa da üç yıl aradan sonra sancak merkezi de Güzelhisar’a taşınmıştır.

İzmir Limanı’nın deniz ticaretinde öne çıkmasıyla 1843’te İzmir’e nakledilen eyalet merkezi, Batı Ege açıklarında düşman filosuna ait devriye gemileri görülmesi üzerine yeniden Güzelhisar’a alınmıştır.

Fakat eşkıya tasallutunun Menderes havzasında, halkın ve yöneticilerin can ve mal güvenliğini tahdit etmesi nedeniyle 1846’da tekrar İzmir’e getirilmiştir.

Bu dönemde hayatı felce uğratan mali kriz ve istikrarsızlık, isyan ve ayaklanmalar, toprak kayıpları, uzun savaşlar, rüşvet ve iltimas gibi olumsuzluklar devleti, radikal değişikliklere zorlamıştı.

Böylece adaletin, güvenliğin, huzurun sağlanması, kurumların iş birliğiyle çalışması, vergi gelirlerinin adaletli toplanması gibi temel konularda yenileşmenin temeli atılmıştır.

Bu konudaki reformların arasında Tımar Sisteminin kaldırılması, Senedi İttifakın iptali, Tanzimat Fermanı’nın ilanı ve layihalarını sayabiliriz.

Ayrıca 1864’te “Vilayet Nizamnamesi” kabul edilerek “Eyalet Sistemi” sonlandırılmış, eyaletlerin yerini vilayetler, beylerbeyinin yerini valiler almıştır.

Vilayet Nizamnamesi ile kurulan vilayetlerden birisi de merkezi İzmir kabul edilen Aydın olmuştur. Bu gelişme, Güzelhisar isminin yavaş yavaş unutulmasına, İl’in yalnızca “Aydın” ismiyle anılmasına neden olmuştur.

1866’da Aydın’ı İzmir’e bağlayan demiryolunun tamamlanmasıyla Güzelhisar kazasının ekonomik dinamikleri hızlı bir ivme kazanmış, nüfus 30 binlere çıkmış, fabrika, imalathane, çiftlik, resmi kurum ve okul sayıları artmıştır.

19.yüzyılın sonlarına doğru Güzelhisar’da çiftçinin, esnaf ve zanaatkârın, imalathane ve fabrikaların ihtiyaçlarına yönelik ilk banka, ilk kooperatif ve ilk yerli şirketler kurulmuştur.

Fakat sosyo-kültürel ve ekonomik kalkınma yolunda bir türlü beklenen atılımlar hayat bulmamıştır. Bunun nedenleri arasında mutlak monarşi, yerli sermaye yokluğu, orta sınıfın yetersizliği, okur-yazar nüfusun düşüklüğü ve toplumun örgütsüzlüğü gösterilebilir.

20.yüzyılın başında Trablusgarp ve Balkan savaşları ardından Birinci Dünya savaşı ve Yunan işgaliyle ekonomik işleyişi tamamen duran Güzelhisar; yakılıp yıkılmış, nüfusu güvenli bölgelere göç etmiş, adeta ölü bir kasabaya dönmüştü.

Kurtuluş savaşı sıralarında TBMM'de kabul edilen 1921 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu ile “Vilayet Sistemi” değiştirilmiş, sancak ve livaların yerine, Aydın dahil 71 müstakil il kurulmuş, Güzelhisar ise Aydın ismiyle birlikte il haline gelmiştir.

Millî Mücadelenin kazanılmasıyla Aydın’ın imar faaliyetleri sırasında, cumhuriyet felsefesine uygun isimlerle yeni mahalleler inşa edilirken bir mahalleye “Güzelhisar” ismi verilmiştir.

21.yüzyılda Aydın merkez nüfusunun 750 bini geçmesi üzerine 2014'te “Efeler” ismiyle merkez ilçe kurulurken yedi asır beylerbeyi, sancakbeyi, vali ve kadıların yönetiminde kalan ve Aydın tarihini belleğinde taşıyan “Güzelhisar” kazası yok sayılmıştır.

***

Kaynakça:

(i) Aslı Şahin, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Aydın Sancağının Demografik Yapısı, Makale, 2008, Erişim Tarihi:02.12.2022 (http://adudspace.adu.edu.tr).

(ii) Olcay Pullukçuoğlu, Aydın Sancağı 1845-1914 (Sosyal, Ekonomik, İdari, Kültürel Durumu), Doktora Tezi, 2006, Erişim Tarihi: 02.12.202, (https://www.scribd.com)

(iii) Abdullah UĞUR, Aydın Şehrinin Kuruluşu ve Gelişme Evreleri, Makale, 2003, Erişim Tarihi: 02.12.2022, (https://dergipark.org.tr).


Dipnotlar:

[1] Leşkeri Eli, (Laskaris’in toprağı), İznik İmparatoru Laskaris’in adından dolayı söylenmiştir.

[2] Kütahya, 1451’den itibaren Anadolu Beylerbeyliğinin merkezi olmuştur. Bu tarihten önce merkezin Kütahya mı yoksa Ankara mı olduğu ihtilaflıdır.