Son günlerde Afganistan'da yaşanan olayları medyadan takip ediyoruz. Afganistan'ın son 25 yılına damgasını vuran Taliban örgütü, Kabil'i, dolayısıyla da ülkenin yönetimini ele geçirdi.
Kuruluş felsefesini Afganistan'da İslam'a dayalı bir yönetim olarak getirmek şeklinde tanımlayan Taliban, köktendinci uygulamalarıyla tanınan bir yapılanma.
Şeriata dayalı anayasal bir sistem kuran Taliban'ın kadınların yaşamın her alanından soyutlanması, kadınlara peçe, erkeklere takke ve sakal zorunluluğu, televizyon yayınlarının durdurulması, fotoğraf dahil her türlü görsel yayın ve müziğin yasaklanması, camiye gitmeyenlere yaptırım gibi çağdışı uygulamaları olduğunu biliyoruz.
***
Afganistan'da yaşanan bu gelişmeleri görünce Atatürk'ün değerini bir kez daha anlıyoruz. Çünkü Atatürk'ün gerçekleştirdiği 1923 Türk İnkılabı sayesindedir ki, nüfusunun tamamına yakını Müslüman olan Türkiye, aynı zamanda laik, demokratik bir yönetim anlayışını benimsemiştir. Mazlum milletlere örnek olan bu uygulama, İslamiyet'in laiklikle ters düşmediğini, aksine bir toplumun demokratik kimlik kazanabilmesi konusunda laikliğin önkoşul olduğunu çok somut bir şekilde ortaya koymuştur. Bizim İslamiyet anlayışımızda zorbalık, baskı ve dayatma yoktur. Mevlana'nın, Hacı Bektaş Veli'nin, Yunus Emre'nin insancıl düşüncesi vardır, kâmil insan ve güzel ahlâk prensipleri ön plandadır.
Bugün Türkiye'de din ve inanç temelinde birtakım ayrışmalar, çatışmalar, dayatmalar yaşanmıyorsa, kişilerin din ve vicdan özgürlüğü anayasayla, yasalarla güvence altına alınmışsa bunu Atatürk'e ve düşün arkadaşlarına borçluyuz.
***
Esasen, Afganistan'da yaşanan gelişmelerden hepimiz ders çıkarmalıyız. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir. Kimimiz yelpazenin sağında kimimiz solunda kendimizi konumlandırmış olabiliriz. Bu gayet doğaldır. Burada odaklanılması gereken nokta içi laiklikle, demokrasiyle, hukuk devletiyle, kişi hak ve özgürlükleriyle doldurulmuş cumhuriyetin varlığıdır. Siyasi görüşümüz ne olursa olsun demokratik, laik rejimimize dört elle sarılmalıyız. Atatürk, bu cumhuriyeti belli bir kuruma, gruba emanet etmemiştir. Cumhuriyete sahip çıkma görevi 83 milyonluk Türk milletidir.
***
Cumhuriyetle birlikte kendilerine sağlanan haklar konusunda çok daha duyarlı olması gereken bir kesim de kadınlardır. Çünkü eğer Atatürk Cumhuriyeti olmasaydı eşit yurttaş olamayacaklar, seçme ve seçilme hakları olmayacak, boşanma, mirastan eşit pay elde etme, çocuklarının velayetini alma, ekonomik özgürlüğü elde etme gibi imkânlardan yoksun kalacaklardı.
Sözün özü, insan onuruna yaraşır bir biçim sürmemizi sağlayan cumhuriyetimizin, demokrasimizin değerini bilelim. Onları daha ileri boyutlara taşımanın yollarını arayalım. Türk ulusu için en sağlıklı yol haritası bu olacaktır.