Kış bitti, Mayıs ayına girdik. Denizden, kumdan, güneşten yararlanmak için daha ne duruyorduk Aydın da? Devlette 33 yıl, özel teşebbüste 7 yıl çalışarak 40 yılını dolduran emekliliği hak eden biri olarak siteye göçmek hakkımı kullandım. Ama eşim bir iki hafta daha Aydın’da kalayım deyince, özel eşyalarımı kitaplarımı kaynak görevi görebilecek notlarımı alarak Kuşadası’ndaki sitemin yolunu tuttum. Benden önce gelenler hatta bütün kış burada kalan dostlarımla, komşularımla buluştum.

***

Önümüzden geçen tek yürüyüş yolunun bisiklet yolu ve yaya yolu olarak yapılamaya başladığını öğrenince sevincimden görmek arzumu yarına bırakmadan hemen 6 dakikada sahile indim. Evet çift yol yapmışlardı. Büyükşehir Belediyesi’nin araç gereçleri, personeli hızla işi bitirmeye çalışıyordu. Arkadaşlarım “geri dönelim yarın devam ederiz” diyerek siteye döndüler. Ben merak ettiğim engelleri nasıl aştılar, sit alanı Kadıkalesi toprak altında kalmış limana inen yolnasıl aşılmış, itirazlar nasıl çözüme kavuşturulmuş diye merak ettiğimden yürüyüşüme devam ettim.

***

Yol çok güzel olmuştu. Bisiklet yolu, yaya yolu ortaya çıkmış bir çok insan bu yolları ne güzel kullanıyordu. En büyük engel Göktepeler’in arazisiydi. Hanımağanın vefatıyla ev boşaltılmış, Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmiş ve yıkılmadan yol biraz üstten geçmiş ve ne güzel bir çift yol çıkmış. Emektur ve Emekli Sandığı sitelerinin önü de açılarak bizim sınırlara ulaşmış. Melisa Royal, Akasya, Aydıntur, Deniztur derken ikili yol Nazilli Sitesi’ne ulaşmış. Oh be! Sahil yolu budur işte. Benim tabirimle sağlık yolu, hayat yolu ne güzel ortaya çıkmıştı. “Bravo Özlem Çerçioğlu’na” diyerek yola devam ettim. Yaya yolu da bisiklet yolu da şimdiden doluydu. Yazın bu iki yol bizlere yetmez dedim. Aaaa o da ne diye şaşırdım, çünkü iki yol Nazilli Sitesinin yarısında tekrar tek yola inmişti.

***

Arkadaşlarım dönelim dese de ben dönmedim ve Akdeniz Otel’e kadar yürümeye başladım. Roma dönemi, Osmanlı dönemi yıllarından hatta daha eskilerden gelen bu kalenin sahile inen ve toprak altında kalan taş yolun gazabına uğramıştı bizim yol. Daha önce yapılan yollar ve projelere izin verilmişti. Ama şimdi sit alanı yasağına takılmıştı. Bina yapılmıyordu, temel kazılmıyordu sadece toprak 10-15 santim traşlanıp kum ve asfalt işlemi ve boyama , aksesuarları döşeme işi yapılıyordu.

Nerede ise 90 santim veya 1 metre toprak altında yıllarca kalmış olan kaya parçaları ile döşenmiş bu yolda tarihi eser ne gezer…

***

Hatta iki yıl önceydi sanıyorum, sahile vatandaşlarımız için turistler için soyunma kabinleri, duş kabinleri yapılmıştı. Yine bu yola yakın yerdekiler bir gece yerinden sökülüp başka yerlere taşınmıştı. Neden? Çünkü sit alanı içerisindeydi. Bu güzel yolun başladığı yıllardan bugünlere kadar ne zorlu süreçlerden geçtiğini gören ve yaşayan biri olarak Davutlar Belediye Başkanı Adem Tuna’nın ondan sonra görevi devralan başkan Tuncay Uysal’ın İmar Müdürlüğünü yapan Aydın Lisesi’nden öğrencim mimar Melih Uysal’ın ne emekler harcadığını, çalışmalarını beğenmiş ve taktir etmişimdir.

***

Bu yörelerde yaz aylarını geçirmiş bir Kuşadası sevdalısı olarak yapılan işleri görüyor, çalışanları ve emek verenleri taktir ediyorum. İtalya, Fransa, İspanya’da gördüğüm hayran olduğum bizim sahillerde böyle yollar yok, biz bunların daha güzelini yaparız. Denizlerimiz ve sahillerimiz böyle güzel eserlerle mutlaka kavuşacak dedim ve işte görüyorum. Kuşadası, Davutlar, Güzelçamlı, Dilek Yarımadası (Kalamki) sahillerinin bir örneği yok. Yılamadan yorulmadan çalışmaya devam edenler başarıya mutlaka ulaşır. Ben sizlere sağlık ve başarılar diliyorum. Bugüne kadar yapılan tüm çalışmaları taktir ediyor, emek verenleri kutluyorum.