Özlü sözler arasında insanı yakından ilgilendiren ve güncelliğini hep koruyan bir söylem bulunmaktadır: “Zaman devr – i daimdir; geçen insan ömrüdür.”

Değerli şairimiz Nezahat Kaya, bir şiirinde, “Bu dağlar kömürdendir, geçen ömürdendir” dizesine yer vermiş.

Yaşam masal gibi “ – mış” ile başlamakta “-muş” ile bitmektedir. Sonuçta “bir varmış bir yokmuş” denmekte, insanlar dualar ve rahmet dilekleriyle, Yahya Kemal'in “Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, birçok seneler geçti dönen yok seferinden” dizeleriyle anlattığı öteki dünyaya “Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun” denerek uğurlanmaktadır.”

Bilim, kültür, sanat, siyaset, basın gibi alanlarda topluma çok yararlı hizmetlerde bulunan insanların hayatlarını kaybetmeleri halkın benliğinde derin üzüntüler yaratmakta, acılar, ancak gözyaşları ile ifade edilmektedir. Gözyaşları kalpten gelirmiş ve bunu bir özlü halk sözü çok güzel anlatıyor, “Öz ağlamayınca göz ağlamazmış.”

ABD Nüfus Referans Bürosu uzun araştırmalar sonucunda ilk insandan bu dünyada 108 milyar kişinin yaşadığı ve bugün de sekiz milyara yakın insanın yaşamakta olduğunu açıklamış. “Dünyadan Kimler Geldi Kimler Geçti” başlığı altında iz bırakan kişi ve olayları da özetlemiş.

Ünlü bilgin İbn –i Sina (980 – 1037), “İlim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder” demiş. “Lokman Hekim'e, Sultan Süleyman'a kalmayan dünya” söylemi tarihe geçmiş. Büyük ozan Yunus Emre'nin deyişiyle, “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.”

Dede Korkut öykülerinde “… Hani bey erenler? Dünya benim diyenler / Gelimli gidimli dünya, sonu ucu ölümlü dünya” sözleri yer alır.

İnsanlar geçmişi anlatmak isterken hep “Kimler geldi, kimler geçti!?” diye söze başlarlar ve sonunda sözü güncel olaylara ve kişilere getirirler.

Çoğu zaman dostlarıma ve arkadaşlarıma şöyle derim:

“Dünyada iyi şeyler iyi insanlar sayesinde oluyor ve insanlığa hizmet edenler unutulmuyor.”

Yakın dostlarım kafamın bilgi – düşünce olarak ve kalbimin duygular – algılar olarak yarısıdırlar. “Arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim” deyişi de bunun içindir. İnsan insana arkadaştır, can yoldaşına muhtaçtır ve dünya insanla anlam kazanır; şekillenir, yücelir ya da batar, insan aklı birbirini tamamlar. Bilgi paylaşıldıkça çoğalır ve bilince ulaşılır…

“Kimler geldi ve kimler geçti” konusunu anlatmaya sayfalar, kitaplar yetersiz kalır.

Yaşamlarını yitiren rahmetli Başbakan Bülent Ecevit'i, Aydın eski Milletvekili M. Kemal Yılmaz'ı, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ü, Türk Dil Kurumu eski üyesi Salim Savcı'yı, sanatçı Levent Kırca'yı, Müşfik ve Yıldız Kenterleri ve daha nicelerini rahmetle anarken, halkımızın bu kişilere duyarlılığın geniş yankılar uyandırılmasını bu kişilerin topluma hizmet anlayışlarında görmek gerektiğini söylemeliyiz.

Halk sözümüz şöyle demekte: “Halkımız, kendine bir adım gelene, iki adım gelir.” İşte halkımızın iyiliğe, dürüstlüğe, çalışkanlığa ve başarıya karşı yaklaşımı. Yaşamın içinde; başımıza gelen olumsuz anılarımızdan, insan kaynaklı incinmelerimizden, gerek aile içinde gerek meslek yaşamımızda yaşadığımız haksızlıklardan söz edip dertleşirken rahmetli dayım M. Kemal Yılmaz derdi ki: “Kızım hayat bir tiyatro oyunudur, yediden yetmişe herkes orada okur. Sen de bu oyunda başrolü oynayan oyuncusun. Rolü ne kadar güzel oynarsan o kadar başarılı olursun. Yaşam oyununu oynarken ümidi hep diri tutmak gerekir. Bütün olumsuzluklardan olumlu tablo çıkarabildiğimizde, başarılar kendiliğinden gelecektir.” Bu konuda da yol göstericiliğiyle ufkumuzu açan dayım M. Kemal Yılmaz'ı minnetle, özlemle, sevgiyle, saygıyla anıyorum… O da herkes gibi 'bir varmış bir yokmuş' oldu.

Dünyada en zor olan şey insan kalbi kazanmak ve insan kalbinde iz bırakarak 'hoş seda yaratmak'tır. İşte yaşam öğretmenim, ışık kaynağım, canım dayım, güzel izler bırakarak ayrıldı aramızdan.

Yazar – Şair Yahya Aksoy, Edebiyat Defteri Sitesi'ne 2011 yılında “Bir ses bir nefes” başlıklı şiirinde özet olarak şunları yazmış:

İlahi buyrukla doğdu insan, bir ses bir nefes

Başarılı, mutlu var olmak için,

Ömrünü verip nefesini tüketti.

Nefes nefese geçen yetmiş yıl doldu.

Vasiyetini açtılar;

Mutluluk dakikalarını topladılar

Üç yirmi dört saat oldu.

“Mezarımı yol üstüne kazın

Üzerine ölmeden önce üç gün yaşadı yazın!”

Vasiyeti mezar taşına yazdılar,

Dostları bir avuçtan azdılar.

'Bir varmış bir yokmuş' diye başlar masallarımız. Yazar – şair Yahya Aksoy hayat masalını Edebiyat Defteri'ne yazdığı şiirinde şunları özetlemiş:

-Miş! – Muş!

Mutlu olmak için yaratılan insan.

Ömür boyu aramış sevgiyi

Bir de bakmış sonu gelmiş;

Yüce Tanrı; “Ol!” demiş olmuş,

“Öl!” demiş ölmüş…

Ünlü düşünür Balasagunlu Yusuf Has Hacip, “Hayatın zammı, her kapıyı açan iyiliktir” demiştir.

“İyilik yap denize at, balık bilmezse haluk (halk eden – yaratan) bilir!...”

*Yusuf Has Hacip, Türk – İslam tarihi ve kültürü son derece önemli olan 'Kutadgu Bilig' (Kutlu kılan bilgi) kitabının (siyasetnamesinin) yazarıdır. Karahanlı edip, şair ve devlet adamıdır. Kutadgu Bilig, Türk dili ve edebiyatı için temel bir eserdir. İlk siyasetnamedir. Karahanlı Hükümdarı Satuk Buğra Han'a sunulmuştur. İnsana her iki dünyada mutlu olmak için izlenecek yolu göstermek amacıyla yazılmış bir eserdir. Hukuk, adalet ve politika gibi devlet olma bilgisi verilmektedir.