Kimsenin dinlerini ve inançlarını sorgulamaması Malakanlar Kars'a akınını hızlandıracaktır. 1878 yılından başlayarak Malakanların Kars'a yerleşince 30 köy kurdukları vurgulanır. Malakanlar, her türlü savaşı reddeden ve şiddetten uzak bir inanca sahiptirler. Bu nedenle de silah altına alınmayı, askerlik yapmayı, orduya katılmayı reddetmişlerdir.

Anavatanları Rusya'dan 1839 yılında çıkarılıp Kafkasya'ya gönderilirken, Malakanlara 50 yıl boyunca askerlikten muafiyet (uygulanmama) tanınmıştı. Rus ordusu 1889'da Malakanları yeniden askere çağırdı. Bunun üzerine Malakanlar aralarında seçtikleri temsilcileri Çar'a göndererek, inançları gereği askerlik yapamayacaklarını ilettiler. Malakanlara bu girişimlerinde dünyaca ünlü Rus yazar ve ilahiyatçı Lev Tolstoy da eşlik etti. Tolstoy, daha sonraki yaşamında da Malakanlara sahip çıkmış, haklarını, davalarını savunmuştur. Ancak St. Petersburg'a giden heyet Çardan olumsuz yanıt aldı.

İşte bu olayın ardından 1900 yılından itibaren Kars ve Kafkasya'daki Malakanların Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'ya göçü başladı.

Malakanlar toprağı işleme konusundaki yetenekleri, hayvan yetiştiriciliği arıcılık, değirmencilik ve zanaatkârlık alanlarındaki başarılan nedeniyle gittikleri, yerleştikleri bölgelerin ekonomik kalkınmasını sağlamışlardır. Malakan atı olarak bilinen iri ve güçlü atları, Zavot adı verilen inek cinsini ve peynirciliği de bölgeye getirmişlerdir. Kars ile Erzurum'da, günümüzde de üretilen ve çeçil peyniri olarak bilinen çeçit yani tel peynirini, kaz yetiştiriciliğini, arabalarda, sabanlarda, harmanlarda öküz yerine at kullanma yöntemini de Malakanlar öğretmiştir. Ayrıca patates, ayçiçeği lahana ekimi, arıcılık, değirmenlerden elektrik üretme ve ölü hayvanlardan sabun elde etme tekniğinin bölge insanına aktarıcısı yine Malakanlardır. Lahana turşusu, salatalık turşusu, havuç turşusu ve pancar turşusunu bölge mutfağına taşımışlardır.

Başta tarım olmak üzere çalıştıkları alanlardaki tüm yenilikleri takip etmiş, bunları, paylaşıma inançları gereği yerli halka aktarmışlardır. Bu nedenle Malakanların Kars ve çevresine büyük katkıları olmuştur.

1920' deki Gümrü Antlaşması ile Kars'ın Türkiye'ye verilmesi sonrasında, Malakanlar yerleştikleri yerlerden kopmamışlardır. Kars'taki yerli halk ile çok iyi ilişkiler içinde olan Malakanlar bölgenin kalkınmasına büyük katkı sağlamayı sürdürdüler. Diğer Hristiyanlardan farklı olan inançları gereği domuz eti yemeyen, haç kullanmayan, kilise değil evlerde ibadet eden Malakanların, çalışkanlıkları ve sakin kişilikleri hep takdir toplamıştır.

Doğu cephesinin komutanı ve bölgenin kurtarıcısı Kazım Karabekir anılarında, koylerine kadar giderek ziyaret ettiği Malakanlar için "Çalışkan, iyi ve Anadolu için yararlı insanlar. Ruslar zamanında bile askere gitmemişler. Kan dökmek en büyük günah imiş, harpte bile olsa. Ben onları yalnız nakliyede kullanıyordum,Buna bile karşı çıkıyorlardı" demiştir. Ama ne yazık ki, 20 Ocak 1921'deki Malakanların askere alınması kararı geriye dönüşün önünü açacaktır. Silah taşımayı günah sayan Malakanlar ABD, Kanada ve Yeni Zelanda'ya bir kısmı da Sovyetler Birliği'ne gitmek üzere Kars'ı terk etmeye başlayacaktır. Özellikle soğuk savaş döneminde, Rusya'ya yönelik önyargılar, 7.9 kuşağa kadar kendi içlerinde evlenmenin yasak olması nedeniyle artık eş bulmakta zorlanmaları, bazı toplumsal baskılar ve zorunlu askerlik, Malakanların yeniden Rusya'ya dönmelerine yol açmıştır. 1960'li yılların başına kadar süren geri dönüş süreci Kars ve çevresinin bu uygar, çalışkan, saygılı insanlarının sayısının azalttıkça azaltmıştır. Son kalan birkaç kişinin de ölümüyle günümüzde geriye tek bir Malakan kalmamıştır.

Bugün Kars'ta Malakanların bakımsız mezarları, bazılarına yerel halkın yerleştiği kimileri ise harabeye dönmüş evleri ve birkaç eski değirmen kaldı. Bölge halkının günlük diline de Karto) (patates), Kapuska (lahana), Kete (çörek), Neft (gazyağı), Bomador (domates), Caynik (çaydanlık), Semaver(semaver), Simışka(çekirdek) başta olmak üzere birçok sözcük bıraktılar.

Annesi Malakan olan yazar Sayın Vedat Akçayoz, kalan izleri toparlayıp, mezarlıkların düzenlenmesi, örnek bir evin yapılması ve müze oluşturulması için verdiği çabalarıyla Malakanların hatırasını Kars'ta yaşatmaya çalışıyor. Keşke gitmese, Kars'ta yaşamaya devam etselerdi. İnanın bölgenin kaderi değişir, Kars Türkiye'nin en gelişmiş illerinin başında gelirdi.