Yazar K:B. anlatıyor:
Dün bir program izledim. Halka ve üniversite öğrencilerine sorular soruluyor:
Mars mı daha yakın, Hindistan mı; ?
Bir tek Hindistan diyen yok, hepsi Mars diyor. “Bakınca Mars’ı görüyoruz ama Hindistan görünmüyor” diyen var. Milliyetçi olduğunu söyleyerek söze başlayan gence Osmanlı İmparatorluğu’nu kim kurdu sorusuna yanıtlar sırasıyla şöyle; Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Mustafa Kemal Atatürk. “Çin Seddi nerede?” sorusuna yanıt veren olmadı. “Çin seddi de ne diye soranlar daha fazlaydı. Evlilik programı yapan 3 isim soruldu, herkes bildi. Aynı insanlara 3 tane dünya klasiği soruldu, yanıt veren çıkmadı. Örnekler çok ancak güleriz ağlanacak halimize.
Bir çok anı ve kaynakla birlikte Türkiye’nin en önemli hukuk akademisyenlerinden biri olan İlhan E. Postacıoğlu’nun “Atatürk Önünde Tarih Bakaloryası” adlı 1979 tarihli anı kitabından da gördüğümüz üzere Atatürk’ün, Galatasaray Lisesi bitirme sınavlarına katılıp öğrencilere sorduğu sorulara bakalım.
*Attila’nın Romalılarla harbi sırasında Afrika’dan İspanya’ya geçen ilk Arap ordusu kaç kişiydi? Bunların içinde kaç Türk bulunuyordu? Bu ordu ilk nereye ayakbastı? Hangi istikamete doğru gitti? İlk olarak hangi şehri zaptetti?
*Sevr ve Lozan antlaşmalarını mukayese ediniz?
*Akdeniz’in iklimiyle Adalar Denizi’nin iklimi arasındaki farklar nelerdir?
*Devletçilik ve fertçilik nedir?
*Teşrii Kuvvetler ne demektir?
*Kanunlar nasıl yapılır?
*Şimendifer siyaseti nedir?
*Türkiye’de 1914’ten sonra yapılan şimendifer hatları nerededir?
*Batı Anadolu’nun ehemmiyeti nedir?
*Eski medeniyet ne demektir?
*Etilerle Mısırlılar arasındaki muharebeyi anlatınız?
*İlk zamanlarda Asya’daki Türk kavimleri nelerdir? Bunların göç yollarını anlatınız? Asya’nın ortasındaki büyük denizin kurumasını anlatınız?
*Asur ve Akat medeniyetlerini Mısır medeniyetiyle mukayese ediniz?
*Anadolu’daki Türk medeniyetleri hangileridir?
*Eti, Sümer ve Mısır medeniyetlerinden hangisi eskidir?
*Bizdeki Reisicumhur seçimiyle Almanya’daki Reisicumhur seçimi arasındaki farklar nelerdir?
1930’lu yıllarda orta ve lise öğrenimi yapan öğrenciler işte bu sorulara yanıt verebiliyordu. İdealist bir kadro ile atılım yapan, Köy Enstitülerini kuran, yetişen yetiştiren insanlar atlarına binip gittiler.
İki kişi bir arada yapmakta bile zorlanırken, kısacık ömrüne sayamayacağımız kadar mucize sığdırıp bize bağımsızlığımızı veren Sarı Paşa’mıza layık olabildik mi?
***
ATATÜRK, 22 EYLÜL 1924’te SAMSUN’DA ÖĞRETMENLERLE YAPTIĞI KONUŞMADA ŞÖYLE DEMİŞTİR:
“Efendiler,
Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en hakiki rehber ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında rehber aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemelerini zamanında takip etmek şarttır. Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim fen dilinin çizdiği kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak demek değildir. Çok mesut bir duygu ile anlıyorum ki hitap ettiklerim bu gerçekleri anlamışlardır. Mutluluğum artıyor. Öğretmenlerimiz, eğitim ve öğretiminden sorumlu oldukları yeni nesli, gerçeğin ışıklarıyla donatılmış bir şekilde yetiştireceklerine söz vermişlerdir. Bu hepimiz için onur verici bir durumdur.”
Atatürk’ün eğitim ve öğretime verdiği değerle yetişen öğretmenler de yukarıdaki sorulara yanıt verebilen öğrenciler yetiştiriyorlardı.
“On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan” diyerek coşkuyla söylediğimiz “10. Yıl Marşı’mız”, “Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.” umudumuzu yaşatıyordu.
Hep birlikte söyleyelim mi:
“Türk’üz, Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri!”